PATRONLARLA HALAYA DURMAK

Selahattin Demirtaş Yeni Yaşam Gazetesi’nde “Aynı halaya durmak” başlıklı bir yazı yazmış. Gazete Duvar da aynı yazıyı aktarmış. Okur yazıyı internette bu gazeteleri arayıp bulabilir.

İyi bir yazıdır çünkü Demirtaş sahip olduğu anlayışı iyi anlatmıştır.

Kürt sermayedarlarının bazı tutumları üzerine üzüntülerini iletirken şöyle bir cümle kuruyor:

“Bizleri aynı partide buluşturan dertler aynı sınıfa sokmayabilir ama aynı düğünün halayına durmak, aynı sofraya oturmak, mevcut ekonomik kriz ortamında Kürt yoksullarının düşürülmek istendiği sefalet koşullarına karşı direnç ve dayanışma mekanizmalarını genişletmek herkesin sorumluluğudur.”

Buradan hareketle Türklerin yoksulluk sorunu bulunmadığını, ekonomik krizden pek de etkilenmediklerini düşünebilirsiniz.

Burada kavramlar konusunda açıklama yapmak gerekiyor. Önemlidir çünkü insanların birbirlerinin ne söylediğini anlaması için aynı kavramlardan aynı şeyleri anlaması gerekir. Herkes sol ve sosyalizmi kendine göre anlarsa, bırakın anlaşmayı, birbirimizin ne söylediğini anlamamız bile mümkün olmaz.

Solun genel tanımı emekten yana olmaktır. Dünyanın her tarafında bu böyledir. Sol emekçilerin hayat koşullarının iyileştirilmesini, sosyal hakların genişletilmesini ister.

Solun çeşitleri vardır.

Sosyalist ise bundan ileriye gider: Sosyalistin amacı, sermayenin geniş çapta kısıtlanması, ve giderek ortadan kaldırılmasıdır. Ülkesine ve zamanına göre bunun yöntemleri ve derecesi değişebilir. Kamulaştırma, karma şirketler, kooperatifleştirme, vb. gibi değişik önlemler düşünülebilir.

Solun değişik çeşitleri bulunduğu gibi sosyalizmin de farklı çeşitleri vardır. Sosyalist olmak için marksist olmak zorunlu değildir.

Her sosyalistin aynı zamanda solcu olduğunu ama her solcunun aynı zamanda sosyalist olmadığını söylersek sanırım konu daha iyi anlaşılır.

Demirtaş sol bir kişidir, HDP de –içindeki sosyalist unsurları dikkate almazsak- büyük oranda sol bir partidir.

Emekten, farklı kimliklerin tanınmasından yanadır.

Demirtaş ulusal bir solcudur, ifadelerinde bunu açık olarak görmek mümkündür.

Sermaye sınıfına karşı –Kürt sermayedarları kastediyorum- herhangi bir söylemi yoktur, “aynı halaya durabilir”. Sanki Türklerde emekçiler yokmuş ve sefalet koşullarına itilmiyormuş gibi sürekli olarak Kürt halkının yaşadığı sefalet koşullarından  söz etmesi de ulusal bir solcu için anlaşılabilir.

Burada itiraz olarak şu söylenebilir: HPD bir Türkiye partisi olmaya çalışıyor. Doğrudur ama bu itiraz sayılmaz. Çünkü Türkiye içindeki Kürtlerin Türkiye partisi olmadan, Türk sosyalistleriyle ve solcularıyla işbirliği yapmadan başarı şansı bulunmuyor. Yapabilselerdi Barzani ile işbirliği yaparlardı ama olmuyor. Barzani Türkiye’nin sevgili müttefikidir.

Demirtaş’ın hiç değinmediği önemli bir konu bulunuyor: Kürtler arasında AKP yüksek oy potansiyeline sahiptir. Birkaç yıl öncesinde ülkenin en büyük Kürt partisi HDP değil AKP idi. AKP’ye bu desteğin azaldığı söyleniyor, olabilir ama bu durumda bile ikinci büyük Kürt partisidir. Demirtaş bilinen bu gerçeği yok sayıyor.

HDP’nin ulusal sol bir parti olması, Kürt yoksullarını savunması, o yoksulların bütün olarak kendisini destekleyecekleri anlamına gelmez, onları temsil ettiği anlamına da gelmez.

Başka ülkelerde de böyledir.

2000-2005 arasında Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS, daha sonra Sol Parti oldu) Frankfut il yönetimindeydim. Yüzde 50 kadın kotasını ilk uygulayan partiydi ama yapılan araştırmaya göre birkaç yıl sonra bile seçmenlerinin üçte ikisi erkekti.

HDP azınlıkların, LGBT’nin ve Türk sosyalistlerinin ve solcularının desteği olmadan seçim barajını geçemez. Kürtler bu imkanı HDP’ye vermemektedir.

Yazıyı uzatmamak için önümüzdeki seçimde (ama 1,5 yıl sonra, ama daha erken) sosyalistlerin tutumunun ne olması gerektiği konusunu yazacağım.

Demirtaş “solunuza bakın, bizi görürsünüz” diyor ama sosyalistler baksalar bile göremezler çünkü başka platformdadırlar. Sosyalist olmayan Türk solcuları da vardır ve Demirtaş Türk solcularıyla sosyalistlerini karıştırmış olsa gerektir.

Yazının sonunda bir kere daha belirtmek gerekir: sosyalistler hangi ulustan olursa olsun patronlarla “halaya durmazlar”.

05 Aralık 2021