İYİ BİTİRMEK DAHA ÖNEMLİDİR

“Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir!..” diye bir söz vardır. Türkler genellikle hızlı ve iyi başlarlar ama götüremezler. Ya güçleri yetmez bırakırlar ya da saçmalarlar ve önceki yaptıklarını da berbat ederler.

Gücün yetmez, bırakırsın; olabilir. Bırakmak yerine tek kelimeyle rezil bir tutuma girip önceki yaptıklarını da berbat etmek, işte bu olmamalıdır.

Buradan “ama o emek verdi” konusuna geçmek istiyorum.

Örnek olarak İrfan Uçar’ı alalım. Teorik düzeyi 1971 öncesi Dev-Genç’in içinde yüksek olanlardan birisiydi. Militan bir kişiydi. Yakalandığında gördüğü ağır işkenceye rağmen polisi çaresiz bıraktı. Tek kelimeyle çok sayıda insanın idolü durumundaydı; olmasın mı?

Ve mahkemede –Yusuf Küpeli ve Münir Aktolga ile birlikte- Demirel’in yurtseverliğini, ona karşı da mücadele yürüterek yanlış yaptıklarını ifade edecekti. Konu bitmiştir!

İrfan’ın önemli emeği vardır ve o emeği nasıl tahrip ettiğini de doğrudan yaşadım. ODTÜ gibi devrimci geleneği olan bir üniversitede 1972 sonlarında geniş bir THKP-C sempatizanı grup vardı. İrfan’ın o ifadesinden sonra birkaç kişi kalacaktık. Eminim o dağılanların büyük bölümü de devrimciliği bırakmıştır.

Devrimci mücadelede hemen herkes iyi, bazıları çok iyi başlar. Önemli olan bunu götürebilmektir. Arada hatalar, eksikler mutlaka olacaktır. Hata varsa düzeltilmesi de vardır, asıl önemli olan uzun soluklu olmak, götürebilmektir.

Sosyalist hareket bu insanları reddetti.

İsveç’te ilişkisi olanların anlattığına göre Yusuf da sosyalist hareketi reddetmişti.

Politik insanlardı, buna kuşku yok ama ne bir örgüte girebildiler ne de örgüt kurabildiler. Bence kendileri için doğrusunu yaptılar, politik mücadeleden uzak durdular.

Ülke dışında iken insan hakları için baskılara karşı faaliyet gösterilmişse eğer, iyidir ama o yapılandan sonra konu bitmiştir.

Tarih bugünden başa doğru yazılır. Geçmiş değişmez ama olayların önem derecesi, yorumu ve birbirleriyle ilişkisi değişir. Önemli son, kendisinden öncekileri de önemli yapar.

Lenin örneğini alın…

Ekim devrimindeki büyük rolü olmasaydı Lenin dönemin uluslararası sosyal demokrasisinde (komünistler bu ismi kullanırdı) adı bilinen ama önemli de olmayan bir isimdi. Ekim devrimi bütün o geçmişi değiştirir.

Kautsky’yi alın…

İkinci Enternasyonal’in ve en güçlü parti olan Almanya sosyal demokrasisinin başındadır. Uluslararası sosyal demokrat hareketin ideologu durumundadır.

İşçi sınıfına bilinç dışarıdan iletilmelidir, bu sınıf kendiliğinden sendikal bilinçten ilerisine ulaşamaz görüşü ona aittir. Lenin Ne Yapmalı’da bu görüşü Rusya şartlarına uyarlarken Kautsky’ye gereken atıfta bulunur.

Kautsky Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya burjuvazisini destekleyecek ve bunun teorik gerekçesini de bulacaktır (aradınız mı gerekçe bulursunuz zaten!):

Marx-Engels için Avrupa’da gericiliğin kalesi Çarlık Rusya’sı değil miydi? Almanya da Rusya’ya karşı savaştığına göre desteklenmesi gerekmez miydi?

Kautsky’nin bu tutumu, açık ihaneti belirleyici olmuştur.

Yanlış yapılabilir, ağır yanlış da yapılabilir ama ihanet başka bir şeydir.

Kautsky’nin uluslararası sosyalist hareketin gelişmesinde büyük emeği yok muydu; fazlasıyla vardı ama bunların hepsi geri plana gidecektir.

İyi başlamaktan çok iyi bitirebilmek önemlidir.

O iyi bitiriş geçmişi de değiştirecektir.

1914 öncesinde Kautsky sosyal demokrasinin bir numaralı ismi iken, Lenin geri plandadır. Beş yıl kadar sonra yerler değişecektir…

Geçmişle fazla uğraşmayın çünkü geçmiş bugüne göre değişir ve bu nedenle de tarih sürekli yeniden yazılır. Daima daha iyi olmaya çalışın, yapabildiğiniz kadar…

Hatalar, eksikler vb. olabilir; bunlara takılmayın ve aşın…

Bu durumda sadece gelecek değil geçmiş de sizindir.

29 Aralık 2021